Adana’daki Su Baskınları!
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Adana Şube Başkanı Kenan Doğan, çarpık kentleşme, altyapı sistemlerinin yetersiz olması, kentsel politikalardan ziyade rantsal politikaların yerel yönetimler tarafından tercih edilmesinin, yaşanan sellerin başlıca nedeni olduğunu söyledi...
Doğun, Adana’da yaşanan su baskınlarının ardından yaptığı açıklamada, ülke insanlarının kendisini yönetenler tarafından yaşatılanlar konusunda şanssız olduğunu ifade etti.
Seçilen vizyonsuz yöneticilerin, bir gün sonrasını bırakın bir adım ötesini dahi planlayamayanların ülkeyi, şehirleri, ilçeleri yönetmesinden, felaket yaşatılması dışında bir şey beklenemeyeceğini söyleyen Doğan şöyle konuştu:“Her yıl sel ve benzeri felaketler ülkemizin birçok ilinde yaşanmaktadır. Artvin’deki sel felaketinin üzerinden daha bir ay geçmemişken, 21 Eylül günü Adana’da da sel felaketi gerçekleşmiştir. Yılın başından beri birçok ilde benzer felaketler meydana gelmiştir. Yapılan ve telafisi mümkün olmayan çevresel tahribatlar, yetersiz altyapı sitemleri yıllardır felaketleri davet eder niteliktedir. Yağış miktarının bahane edilerek üstü örtülmeye çalışılan sel olayları, yetkililerin üstündeki sorumluluğu atmamaktadır. Yaklaşık 2 saat süren yağış ile karşılaşan şehrin alt yapı sistemleri işlevini yitirmiş ve Adana’mızın alt yapı sistemleri yağmur karşısında diz çökmüştür. Sadece bodrum katları değil, birinci katları da su basmıştır. Araçlar yollarda kalmış, bazı noktalarda sele kapılarak sürüklenmiş, altgeçitler göle dönmüştür. İnsanlar araçlarında ve evlerinde sele kapılma riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Geçen yıl Haziran ve Eylül aylarında da benzer durumlar tekerrür etmiş, halk kaderine razı bir şekilde, kendi kendine her yıl gerçekleşen selle mücadele etmiştir.”
Kenan Doğan, yerel yönetimlerin eksikliklerini örtmek adına her yıl yaşananları, "Normalin dışında bir yağış miktarı gerçekleşti, küresel ısınma, iklim değişikliği, ekiplerimiz gece gündüz çalışıyor" gibi söylemlerle geçiştirmesinin, halkla dalga geçmekten başka bir şey olmadığını ifade etti. Doğan şöyle devam etti;
“Şehrimizin hangi bölgede, hangi iklim kuşağında olduğu herkesçe bilinmektedir. Tüm mevsimlerin şehrimize sunacakları da 3 aşağı 5 yukarı her yıl aynıdır. Yağmurun geçen yıl olduğu gibi, ondan önceki yıl olduğu gibi, daha önceki yıllarda da olduğu gibi yağacağı da bilinmektedir. Çarpık kentleşme, altyapı sistemlerinin yetersiz olması, kentsel politikalardan ziyade rantsal politikaların yerel yönetimler tarafından tercih edilmesi, yaşanan sellerin başlıca nedenleridir. Şehirde kişi başına düşen yeşil alan miktarının her geçen gün azalması, büyük bir bölümü beton ve asfaltla kaplı olan şehre düşen yağmurun, toprak tarafından emilemeyip doğrudan akışa geçmesi de, diğer önemli bir nedendir”
Çözüm önerilerini de aktaran Doğan, şehrin altyapı sistemlerinin, Türkiye’de de yaygın olarak kullanılan birleşik kanalizasyon sitemleri şeklinde olduğunu anımsattı. Atık suların taşınmasını sağlamakta bile güçlük çeken kanalizasyon sistemlerinin, yağmurun yağmasıyla birlikte iş göremez duruma geldiğini aktaran Doğan şunları kaydetti:“İlimizde ayrık kanalizasyon sistemleri biran evvel kurulmalı, yağmur suyu projeleri inşa edilmelidir. Doğal drenaj alanları olan akarsu yataklarına müdahaleler önlenmeli, dere ıslahları gerçekleştirilmelidir. Aktif ve aktif olmayan dere yatakları, taşkın saha sınırları belirlenerek haritalara işlenmeli, bu bilgiler imar planları yapılırken göz önünde bulundurulmalı, yapılaşmaya kapatılmalıdır. Belirlenen taşkın saha sınırları içinde kalan alanlarda yapılaşma kesinlikle yasaklanmalıdır. Taşkın saha sınırları içinde kalan konutlar bir an önce kamulaştırılmalı ve bu alanlar yeşil kuşak olarak yeniden planlanmalıdır. Ağaçlandırma ve erozyon önleme çalışmalarına öncelik verilmelidir. Yerel yönetimler rantsal projelerden vazgeçip, ekolojik temele dayanan kentsel projelerden yana olmalıdır. Bu şehir yıllarca kötü yöneticilerin elinde bir oyuncak gibi çevrilmiş ve o yılları kaybetmiştir. Bunda sorumluluğu olan herkes halka hesap vermelidir. Şehir kimsenin babasının malı değil; işçisi, memuru, öğrencisi, esnafı ile yaşayan halkındır.” iHA