Kentsel Dönüşüm Nasıl Olmalı ?

28 May 2015

Aydoğan inşaat Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Aydoğan, 'kentsel dönüşüm nasıl olmalı' konusuna açıklık getirdi.

3. İnşaat ve Konut Konferansı, sektörün devlerini bir araya geldi. Konferansın konuşmacıları arasında yer alan Aydoğan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Aydoğan ise “Kentsel dönüşüm nasıl olmalı ? Kentsel dönüşümün İstanbul Anadolu yakasındaki yansımaları” başlığıyla konferansın en dikkat çekici konuşmacılarından biri oldu. İrfan Aydoğan, kentsel dönüşümün nasıl olması gerektiğini vurgularken kentsel dönüşümü 1950’lerden 2012 yılında 6306 nolu “Afet Riski Altındaki Yapıların Yenilenmesi” yasasına kadar değerlendirdi. İrfan Aydoğan konuşması sırasında, kentsel dönüşümün bir kentin dokusunu bozan sorunların giderilmesi olarak algılanması gerektiğini vurguladı.

SOSYOLOJİK ÇÖZÜMLEDİRME

Kentsel dönüşüm yapılırken sosyolojik çözümlendirilme de gerçekleştirilmelidir. Kentsel dönüşümün uygulanacağı alanlarda yaşayan insanların kentsel dönüşümü gerçekleştirdikten sonra aynı alanlara yaşamaları sağlanmalıdır'' açıklamalarında bulunarak her kentte aynı kentsel dönüşüm sorunlarının yaşanmadığını belirtti ve her bölgenin kendine özgü sorun ve potansiyellerinin belirlenip bunlara uygun kentsel dönüşüm strateji ve politikaların geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

KADIKÖY'DE KENTSEL DÖNÜŞÜM

Konuşmasında özellikle Kadıköy ilçesindeki kentsel dönüşüme ağırlık veren İrfan Aydoğan, Kadıköy’ün İstanbul Ticaret Odası’nın yaptığı bir ankete göre en iyi yaşanılacak ilçe seçildiğini, bunun için de Kadıköy’de yüksek bir yaşam kalitesi için doğru bir kentsel dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekti.

"Türkiye yapı stoğunun yüzde 25’i, İstanbul’daki yapı stoğunun 2/3’ü, Kadıköy’deki yapı stoğunun ise yüzde 72’si deprem riski taşımaktadır. 550 bin kişilik nüfusu, 25.7 km yüz ölçümü ile Anadolu yakasının en eski ve en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ilçesi Kadıköy, kültür düzeyi yüksek, ulaşım açısından kilit noktadaki bir ilçedir. Kadıköy’deki yapılaşma oldukça eskiye dayanmaktadır ve Kadıköy, Moda haricinde parselleri büyük olan bir ilçedir. Diğer bir deyişle parsellerde paydaş sayısı fazladır. Aynı zamanda Kadıköy’de parsellerin neredeyse tamamı şahıs parselidir, yerleşik ve oturmuş bir nüfus yapısına sahiptir” diyen İrfan Aydoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:

[caption id="attachment_42635" align="aligncenter" width="474"]

6306 numaralı yasaya bağlı olarak, Kadıköy ilçesinde 1.4.2014 tarihine kadar tespit edilen riskli bina sayısı 625 olmuştur. Bu da Kadıköy’ü, riskli bina raporu olan yerleşim yerleri arasında Türkiye birincisi yapmıştır. Kısacası Kadıköy’deki binaların yaklaşık yüzde 75’inin yenilenmesi gerekmektedir

''AFET RİSKİNE KARŞI ÇÖZÜM SUNULMADI''

2012 yılında 221 ruhsat verilen Kadıköy’de, bu rakamın 2013 yılında 329’a, 2014’te 678’e yükseldiğini ifade eden İrfan Aydoğan, bugün itibariyle ruhsat almak için 700 projenin de sırada beklediğini ve bu durumun da Kadıköy’ün ne kadar yoğun bir kentsel dönüşüm geçirdiğini ispat ettiğini de sözlerine ekledi. Konuşmasında Fikirtepe’de yaşanan sorunlara da değinen İrfan Aydoğan, Fikirtepe’de şu an 4 emsal verildiğini ve kentsel dönüşümün başladığı 4 sene içerisinde gerek Fikirtepe’de yaşayan insanların ve gerekse de anlaşma yapan müteahhitlerin mağdur olduğunun altını çizdi. İrfan Aydoğan, “Fikirtepe’de problemler devam ederken Kadıköy’de emsalli olan yerlerde 2.07 emsale ilaveten yüzde 20’lik, yüzde 25’lik ilave artışlar sağlanmıştır. Kadıköy sahil parselleri, Küçükyalı ve İdealtepe’nin tamamında ise yönetmelikte herhangi bir artış yapılmamış, burada oturan insanlara afet riskine karşı bir çözüm sunulamamıştır” diyerek sözlerine devam etti.

EN BÜYÜK ENGELLERDEN BİRİ

Kentsel dönüşümle parsel bazında değil, ada bazında projeler geliştirilirse beton yığınları azalacak, yeşil alanları fazla ve sosyal donatıları, kapalı otoparkları, geniş sokakları olan projeler geliştirilebilecek” diyen İrfan Aydoğan, ada bazında inşaat yapabilmek için birtakım yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çekti. Aydoğan, ada bazındaki çözümün önündeki en büyük engellerden birisinin ülkemizde uzlaşma kültürünün olmamasına bağlıyor.