Yeni nesil mühendisler İTÜ’den yetişecek!
İTÜ bünyesinde kurulan Mühendislik Eğitimi Mükemmeliyet Merkezi, yeni nesil mühendislerin yetiştirilmesini destekleyecek...
İTÜ bünyesinde kurulan Mühendislik Eğitimi Mükemmeliyet Merkezi, yeni nesil mühendislerin yetiştirilmesini destekleyecek. Eleştirel düşünebilen, girişimci, yenilikçi, üretken ve lider ruhlu bu mühendisler, alacakları eğitimle 21. yüzyılın mühendislikten beklentilerini karşılayabilecek.
Türkiye’nin ilk Mühendislik Eğitimi Mükemmeliyet Merkezi (ME2M), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) bünyesinde kuruldu. Merkezde, sektörlerin dünya ölçeğindeki değişimine hâkim, endüstride geleceğin koşullarını bugünden değerlendirebilecek, üstün teknik donanımının yanı sıra inovatif yetenekler kazanmış mühendislerin yetiştirilmesine yönelik destekleyici eğitimler verilecek.
Son 25 - 30 yılda mühendislik ve teknoloji eğitiminde hızlı ve büyük bir devinim ve dönüşüm söz konusu. Mühendislik eğitimindeki gelecek eğilimlerine işaret eden özelliklere hızla bir göz atacak olursak, 21. yüzyılın yeni nesil mühendislerinin eleştirel düşünme becerisine sahip, problem çözme odaklı, tasarım temelli yaklaşımları içselleştirmiş, “beşikten mezara” ve hatta ‘beşikten beşiğe tasarım” yaklaşımlarına sahip, yenilikçi, girişimci ve lider ruhlu olması beklentileri ön plana çıkıyor. 21. yüzyıl pek çok alanda olduğu gibi bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarında da girişimci, yenilikçi, yaratıcı, üretken ve “sürdürülebilir toplum”a hizmet eden bir yaklaşımla hızla hareket etmeyi, yeniliklere öncülük etmeyi, gelecek olgularını şekillendirme yolunda etkin pozisyon almayı gerektiriyor. İTÜ de bu bakış açısıyla 242 yıllık kurumsal deneyimini harmanlayarak mühendislik eğitiminin yapısını ve içeriğini yeniden tanımlamaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor.
Analitik düşünme becerisi önemini hep muhafaza edecek
Merkezde verilen eğitimin klasik mühendislik eğitimine ne tür katkısı olacağını İTÜ ME2M yetkilileri şöyle ifade ediyor: “Bu noktada öncelikle dünyadaki mühendislik eğitiminin ve mesleğinin tarihsel gelişim aşamalarına ve kendisini ne şekilde dönüştürdüğüne bakmakta fayda var. Mühendisliğin erken dönemleri sayılabilecek 1950’ler öncesi dönemde mesleğin ve eğitimin odak noktasının sorunlara ve değişimlere yanıt bulma hedefli bir yaklaşımla, pratiğe dönük çözümler üretmek olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda gerçekleştirilen erken dönem mühendislik tasarımlarının belirli kodlar ve baştan tanımlanmış süreçler üzerinden gerçekleştirildiği söylenebilir. Bu dönemin bir başka karakteristiği ise mühendislik eğitimine hizmet eden akademisyenlerin çoğunun sanayi deneyiminin olması veya sanayiyle yakın işbirliklerini sürdürmüş olmaları. Kabaca 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve 1990’lara dek süren dönem ise daha ziyade mühendisliğin bilimsel temellerine eğilinen bir dönem olarak öne çıkıyor. Mühendisliğin temel sorularını ve çıkış noktalarını oluşturan olguların ve temel ilkelerin anlaşılması ve irdelenmesi odaklı bu dönemde akademisyenlerin çoğunluğunun da kendi araştırma becerilerini iyileştirmeye dönük olarak eğitim aldıkları ve kendilerini bu yönde geliştirdikleri gözleniyor. 20. yüzyılın birinci ve ikinci yarılarını kapsayan bu iki dönem, mühendislik eğitiminin ve mesleğinin temellerinin oluştuğu ve olgunlaştığı, bir başka deyişle “klasik mühendislik” kavramının vücut bulduğu dönemler olarak değerlendirilebilir. 1990’lardan günümüze dek geçen son 25 yıllık dönem ise söz konusu bu “klasik mühendislik” kavramının, eğitiminin ve pratiğinin hızla dönüşmeye başladığı bir dönem… Bir yandan klasik mühendisliğin temeli olan “analitik düşünme becerisi” önemini muhafaza ederken diğer yandan takım çalışması, etkin iletişim, bütüncül yaklaşım, tasarım temelli endüstriyel üretim ve sürekli iyileşme kavramlarının ve yaklaşımlarının da hızla mühendislik eğitimine ve pratiğine dahil olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, bu devinim ve dönüşümün bunlarla sınırlı kalmayacağı da aşikar. İletişim, bilgi ve teknoloji çağını yaşadığımız şu günlerde, günümüz koşullarının ve özellikle de gelecek öngörülerinin ve gereksinimlerinin doğal sonucu olan hızlı değişim gereksinimleri bizlerin mühendislik eğitimi ve pratiği bakış açımızı da yeniden gözden geçirmemizi zorunlu kılıyor.
Mühendisliğin eğitimiyle birlikte dönüşümü zorunlu
21. yüzyıl, gereksinimleri karşılamanın, mevcut sorunlara çözüm üretmenin yeterli olacağı bir çağ değil. Bunun ötesinde geleceğe yön verebilen, değişime önderlik edebilen yaklaşımlar ve kurumlar ön plana çıkabilecek ve sürdürülebilir olacak. Bu bağlamda temel sorumluluğu ve görevi toplumlara anlamlı, verimli ve üretken katkılar sağlamak olan mühendislik mesleğinin de eğitimiyle birlikte dönüştürülmesi zorunlu hale geliyor. Mühendislik mesleğinin bu önemli ve dinamik rolünü şekillendirme ve güçlendirme hususunda vakit kaybetmeksizin hızla hareket etmek ve öncelikle mühendislik eğitiminin dönüştürülmesiyle işe başlamak gerek. İşte İTÜ ME2M’nin kuruluş amacını da tam bu noktada hizmet vermek olarak tanımlamak mümkün. İTÜ ME2M’in öngörüsü yeni nesil akademisyenlerin, mühendislerin ve liderlerin gelişimini destekleyen, yön veren öncü ve örnek bir merkez olmak ve öğrencilerimizin yeni çağın gereklerini gözeterek öğrenme becerilerini geliştirmek. İTÜME2M’nin hedefleri arasında bu konuda ulusal ve uluslararası platformlarda örnek teşkil edecek bir merkez olmak, mühendislik eğitiminde kalitenin ve teşviğin artırılmasını ve yaygınlaştırılmasını sağlayacak araştırma, uygulama ve eğitim çalışmalarını geliştirmek, bu bağlamda kamu, özel sektör ve diğer yüksek öğretim kurumlarıyla işbirlikleri oluşturmak, özetle mühendislik eğitimi verme ve alma deneyimlerini ve kültürünü geliştirmek sayılabilir. ME2M’nin bu faaliyetlerinin İTÜ’nün ulusal, bölgesel ve uluslararası görünürlüğünü ve saygınlığını güçlendireceği de rahatlıkla öngörülebilir.”
Öğretme sürecinin iyileştirilmesi faaliyetleri
Ana hedefi öğrencilerinin öğrenme becerilerini yeni çağın gereklerini gözeterek geliştirmek olan ME2M’in yöneticileri, öğrenme becerilerini geliştirebilmek için sadece öğrencilere eğitim vermenin yeterli olmadığının altını çiziyorlar. “Öğretme sürecinin iyileştirilmesine ve geliştirilmesine yönelik faaliyetler de bir o kadar önem taşıyor” diyen merkez yöneticilerinin bu konudaki açıklamaları şöyle: “Bu nedenle, İTÜ ME2M’in faaliyetlerinin “insan odaklı modülleri” kapsamında öğrencilerimiz için profesyonel iş hayatının gereklilikleri doğrultusunda kariyer planlama - geliştirme için gerekli öğrenci bilgi ve becerilerini geliştirme, akademik performansı geliştirme - iyileştirme; başarılı - yetenekli bireyleri destekleme gibi öğrenci gelişim programlarının yanı sıra gerek İTÜ ailesine yeni katılan araştırma görevlilerimiz ve yardımcı doçentlerimiz, gerekse İTÜ ailesinin kıdemli üyeleri olan doçent ve profesörlerimiz için, yine odak grubunun özelliklerine uygun olarak akademik oryantasyon, eğitim desteği ve eğitimde kalitenin geliştirilmesi gibi eğitmen gelişim / destek programları planlanmakta. İTÜ ME2M bünyesinde tasarlanan etkinliklerin bir başka ayağı da “konu odaklı modüller”. Bunlar kapsamında ise ders planı tasarımı, yeni öğrenme - öğretme metodlarının, araçlarının, mecralarının tanıtımı ve geliştirilmesi; yeni ölçme - değerlendirme yaklaşımlarının, tekniklerinin, mecralarının tanıtımı ve geliştirilmesi, mühendislik eğitiminin iyileştirilmesine yönelik endüstri ve profesyonel iş hayatı paydaşları ile işbirlikleri vb. sistematik ve özel işlere yönelik çalışmalar söz konusu. İTÜ ME2M söz konusu bu çalışmaları, kendi bünyesindeki özkaynakları değerlendirerek ve ulusal ve uluslararası işbirlikleri ile geliştirmeyi hedeflemekte. Bu bağlamda, söz konusu modüllerin bazılarında ilk etapta kendi derslerinde ve öğrenci yetiştirme faaliyetlerinde, örneğin tasarım - temelli öğrenme - öğretme, problem çözme - temelli öğrenme - öğretme gibi konularda yıllardan beri oluşturdukları tecrübeleri İTÜ ME2M’in bünyesindeki faaliyetlere taşıyacak, etkin öğrenme ve öğretme teknikleri, mecraları konularında deneyimli kıdemli İTÜ’lü öğretim üyelerimizden faydalanmayı planlıyoruz. Pedagoji, eğitim psikolojisi vb. konularda ise dışarıdan destek alınarak modüllerin yapılandırılması planlanmakta. Bu noktada, sanayiyle işbirliği de son derece büyük önem taşıyor. Sanayiden davet edilecek uzmanların da kariyer planlama - geliştirme, profesyonel iş hayatının gereklilikleri doğrultusunda bilgi ve beceri geliştirme, 21. yüzyılın gereksinimlerine yanıt verecek mühendislik becerilerinin ortaya konması ve geliştirilmesi, tasarım - temelli endüstriyel üretimde mühendislik ve araştırma - geliştirme gereksinimlerinin üniversiteye ve öğrencilere birinci elden aktarımı ve bu doğrultularda öğrenme ve öğretme planlamalarının geliştirilmesi gibi konularda önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.”
Öğrencilere ve İTÜ mensubu öğretim üyelerine ücretsiz
İTÜ ME2M bünyesinde planlanmış olan eğitimler, öğrenciler ve öğretim üyeleri olarak iki ana odak grubu hedefli. Bu eğitimler, çeşitli içeriklerde farklı modüllerden oluşmakta ve dolayısıyla odak grubuna, içeriğe ve modüle özgü farklı sürelerde planlanıyor. Kimi eğitim modülleri, bir iki günlük kısa ve yoğun birimlerden oluşurken, kimileri ise 7 ila 10 günlük sürelere yayılabilmekte. İTÜ ME2M tarafından organize edilecek eğitimler, öğrencilere ve İTÜ mensubu öğretim üyelerine ücretsiz. Bununla birlikte 21. yüzyılın yeni nesil mühendislerini, liderlerini ve akademisyenlerini yetiştirme yaklaşımının ürünü olarak zaman içerisinde olgunlaşacak yapısal düzenlemelerin ve geliştirilecek eğitim modüllerinin diğer yüksek öğretim kurumlarıyla paylaşımı hususunda bazı maddi düzenlemelerin olabileceği öngörülüyor.
En önemli paydaşlardan biri reel sektör
İçinde yaşadığımız çağ, bilgi, teknoloji ve iletişim çağı. Tüm üretim sektörlerinde olduğu gibi, sanayinin yapıtaşlarından birini oluşturan kaliteli insan kaynağını yetiştiren üniversitelerin de bu hızlı devinim, dönüşüm ve gelişimle eşzamanlı ve eşgüdümlü hareket etmesi zorunluluk…ME2M yöneticileri, öğrencilerin mezuniyet sonrası iş ararken burada aldıkları eğitimin faydasının olup olmayacağını, ayrıca İTÜ ve ME2M olarak reel sektörle öğrenciler arasında nasıl bir koordinasyon kuracaklarını da şu sözlerle anlatıyor: “İTÜ ME2M’nin hedefleri ve faaliyetleri kapsamında reel sektörü önemli paydaşlarımızdan biri olarak görüyoruz. İTÜ’de olduğu gibi ülkemizin pekçok saygın üniversitesinde de belirli aralıklarla düzenlenen kariyer günleri vb. etkinliklerde profesyonel iş hayatından ve sanayiden gelen temsilcilerle bugünün öğrencileri yarının mühendis adayları biraraya gelerek iletişim kurmakta. Bu etkinlikler, öğrencilerle gelecekteki olası işverenleri arasındaki ilk temasın kurulması bakımından son derece önemli. Sanayiyle birlikte gerçekleştirilen Ar - Ge çalışmaları ve benzeri projelerin de üniversite - sanayi işbirliğine son derece önemli katkılarda bulunduğu ve bu bağlamda çok büyük önem ve kıymet taşıdığı da yadsınamaz bir gerçek. Bununla birlikte, üniversitelerin reel sektörle iletişimi ve ilişkileri bunlarla sınırlı olmamalı. Mühendislik eğitimi konusunda da üniversite - sanayi iletişiminin ve ilişkilerinin sürekliliğinin ve sürdürülebilirliğinin gözetilmesinin her iki paydaş için de hayati önem taşıdığı kanaatindeyiz. Bu noktada farklı sektörlerin üniversite eğitiminden beklentilerini belirlemek, analiz etmek ve bu doğrultuda stratejiler geliştirmek İTÜ ME2M’in hedefleri arasında yer almakta. Ayrıca, söz konusu üniversite - sanayi arası sürdürülebilir iletişim ve işbirliğini sağlamak amacıyla İTÜ ME2M bünyesindeki faaliyetlerin arasında reel sektörden uzmanların eğitim vereceği modüller de planlanmakta. Bunlara ek olarak uzun süreli yaz stajları gibi etkinliklerle de öğrencilerimizin birinci elden sanayi tecrübesini yaşayabileceği, bu bağlamda kendilerini mesleki anlamda geliştirebilecekleri ve profesyonel hayata hazırlayabilecekleri imkanların yaratılması için sanayiyle işbirliği içinde olmayı hedefliyoruz. Ayrıca, yetenekli bireylerin desteklenmesi için burs / destek imkanlarının geliştirilmesi doğrultusunda da reel sektörle işbirliği içerisinde olmak yine hedeflerimiz arasında. Henüz eğitimleri sırasında reel sektörle çeşitli boyutlarda ve mecralarda temas kuran ve etkileşim içinde bulunan mühendis adaylarının profesyonel iş hayatlarına çok daha bilinçli ve donanımlı bireyler olarak adım atacakları, aldıkları eğitimler ve kurdukları ilişkiler ile benzerlerine oranla meslek hayatlarına belirgin avantajlarla başlayacakları aşikar. Söz konusu koordinasyon ve etkileşim sayesinde, reel sektör de ihtiyaç duyduğu kaliteli insan kaynağını geliştirme sırasında önemli bir potansiyele birinci elden ulaşma ve gereksinimlerini doğrudan iletme avantajına sahip olacak.”
“Sürdürülebilir mühendislik eğitimi” kavramı
İTÜ ME2M’nin yola çıkış noktasının temelini “sürdürülebilir mühendislik eğitimi” kavramı oluşturuyor ve aslen tüm hedefleri buna yönelik. ME2M yöneticileri, merkezin sürdürülebilir mühendislik eğitimine katkısınıysa şu sözlerle anlatıyor: “Aslında bu kavram iki şekilde okunabilir: “Sürdürülebilir mühendislik” için eğitim ve “mühendislik eğitiminin” sürdürülebilirliği. Bunlar birbirinden farklı kavramlar olmakla birlikte geleceğe hizmet edecek yeni nesil mühendisleri yetiştirmeyi hedeflediğimiz bu çağda birini diğerinden ayırmak mümkün değil. “Klasik mühendislik” anlayışının ve pratiğinin değiştiği ve dönüştüğü çağımızda geleceğin mühendis adaylarını da 21. yüzyılın gereksinimleri doğrultusunda ve yeni mühendislik anlayışı ile yetiştirmeliyiz. Geçtiğimiz yüzyıl mühendislik, bilim ve teknoloji alanlarında yaşanan hızlı ve büyük gelişmeler sayesinde üretim faaliyetleriyle toplumların ekonomik kalkınmalarının ön planda tutulduğu ve refah düzeylerinin yükseldiği, ancak bunun paralelinde maalesef doğal kaynakların ve hammaddelerin hızla tükendiği ve tüm bu üretim faaliyetlerinin gerek insani gerekse toplumsal boyutlarda beslendiğimiz çevre üzerinde son derece olumsuz etkiler ve baskılar oluştuğu bir dönem oldu. Bu olumsuz etkiler, 21. yüzyılda da birikerek devam etmekte. Tam da bu noktada, toplumsal refaha anlamlı katkıda bulunma ve toplumların sürdürülebilirliğine hizmet etme misyonuyla şekillenen mühendislik mesleğinin de sürdürülebilir mühendislik olarak yeniden tanımlanmaya ihtiyacı var. Bu bağlamda, 21. yüzyıldaki mühendislik pratiği, ana malzemelerimiz olan hammadde ve enerji kullanımının içinde yaşadığımız ve beslendiğimiz çevre üzerinde geri dönüşü olmayan olumsuzluklar ve baskılar yaratmayacak düzeyde olduğu, gelecek kuşakların refah haklarını bugünün gereksinimlerini karşılamak adına tehlikeye atmayacak sürdürülebilir sistemler tasarlama ve işletme hedefi doğrultusunda daha az hammadde kullanımına, daha az atık oluşumuna, çevresel kirliliği önlemeye ve tasarım / süreç / sistem / ürün oluşturmada bunları gözetmeye yönelik bir meslek pratiği olarak tanımlanabilir. Geçtiğimiz yüzyılın sorunları ve geleceğin gereksinimleri ile belirlenmiş olan bu yeni mühendislik yaklaşımını besleyecek ve pratiğe dönüştürecek yeni nesil mühendislerin yetiştirilmesini destekleme misyonuyla yola çıkmış olan İTÜ ME2M, gerek kendi bünyesinde tasarladığı gerekse ulusal ve uluslararası işbirlikleriyle geliştirmeyi hedeflediği eğitim ve destek programlarıyla öğrenmeyi, öğretmeyi, pratiğe dökmeyi geliştirmeyi; mühendislik eğitimini sınıflar ve konvansiyonel eğitim teknikleri ve mecralarının ötesine taşımayı; sanayi ve işverenlerle gerçekleştireceği işbirlikleri sayesinde öğrencilerine ve genç akademisyenlerine gerçek - zamanlı profesyonel iş hayatı tecrübeleri edinme fırsatları sunmayı; akademisyenler için tasarlanan eğitim ve destek programlarıyla mühendislik eğitiminin bu önemli öz paydaşlarının mesleki sürekli gelişimini desteklemeyi ve böylece “sürdürülebilir mühendislik eğitimi”nde öncü olmayı amaçlıyor.”
TOKİ HABER